Türkiye'nin gündemine oturan Bahar Aksu cinayetiyle ilgili olarak, davanın gidişatı ve sanık Rüstem Elibol'a istenen ceza, şehirde geniş yankı uyandırdı. Gözlerin çevrildiği duruşmada, savcı tarafından sanığa yöneltilen ceza talebi, toplumda adalet arayışını yeniden alevlendirdi. Bahar Aksu'nun trajik ölümü, genç yaşta hayatını kaybeden bir kadının acısını yeniden hatırlatırken, cinayet sonrası gelişmeler de toplumsal duyarlılığı artırıyor. Aksu'nun kardeşinin ve aile bireylerinin duruşmadaki duruşu ise medyanın odağı haline geldi.
Bahar Aksu, genç yaşına rağmen başarılı bir kariyere sahip olan bir üniversite öğrencisiydi. İçindeki sanata olan tutku ve toplumsal sorunlara duyarlılığıyla tanınan Aksu, özellikle gençler arasında büyük bir hayran kitlesi edinmişti. Cinayet öncesi döneminde sosyal medyada da aktif olan Aksu'nun, hayata dair olumlu bakış açısıyla pek çok insana ilham verdiği biliniyordu. Ancak, bu umut dolu yaşamı, 23 yaşında acı bir şekilde son buldu. Rüstem Elibol tarafından gerçekleştirilen cinayet, hem ailesi hem arkadaşları hem de okulu için büyük bir kayıp oldu.
Cinayet sonrası açılan davada, Rüstem Elibol'un tutuklanmasının ardından süreç hızlı bir şekilde ilerledi. Aksu'nun ailesi, davanın hızla sonuçlanması amacıyla avukatlarıyla birlikte yoğun çaba gösterdi. Duruşmalarda, Bahar Aksu'nun hayatına dair detaylar paylaşılmış ve Elibol'un cinayeti neden işlediğine dair savunmalar ve karşıt iddialar gündeme gelmiştir. Savcının duruşmadaki ifadesine göre, Elibol’un cinayeti planlı bir şekilde işlediği ve bu durumun ceza olarak ağırlaştırıcı nedenler oluşturduğu ifade edildi. Aksu'nun ailesi, sanığın en üst seviyeden ceza almasını beklerken, kamuoyunun aynı yönde bir baskı oluşturması da dikkat çekti.
Davanın seyrini ve toplum üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurduğumuzda, Bahar Aksu'nun cinayeti, toplumsal olarak daha fazla kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratma ihtiyacını bir kez daha gündeme getirmiştir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için atılması gereken adımların önemi, bu dava ile bir kez daha anlaşılmıştır. Bahar Aksu'nun ismini yaşatmak amacıyla başlatılan kampanyalar, sosyal medyada geniş yankı bulmuştur. Herkes, adaletin yerini bulması için bir umut taşımaktadır.
Sonuç olarak, Bahar Aksu'nun cinayeti, yalnızca bir vaka olmanın ötesinde, Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunu derinlemesine sorgulamamıza olanak tanıyan bir olay haline gelmiştir. Ancak, duruşmaların devam etmesi ve insanların mağdurun ailesini bir nebze olsun rahatlatacak bir kararın çıkmasını beklemesi, toplumsal duyarlılığı artırmaya devam ediyor. Bahar’ın ismi, en azından adaletin sağlanmasıyla birlikte yaşatılmaya devam edecektir.