İsrail, güvenliğini sağlamak için yıllardır güvenilir bir savunma ağı olan füze kalkanı sistemine büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, son günlerde ortaya çıkan veriler, bu sistemi tehdit eden ciddi sorunların yaşandığını ortaya koydu. ABD ile yürütülen işbirliğinin azalmasının ardından, İsrail'in füze kalkanı sisteminin giderek zayıfladığı ve savaş halinde ülkeyi koruma kapasitesinin eridiği anlaşılıyor. Özellikle son 10 günde, doğuya ve kuzeye yönelik olası saldırılara karşı hazırlıklarımızın sorgulanır hale geldiği belirtiliyor. Bunun arkasında yatan sebepler, uluslararası ilişkilerdeki gerginlikler ve askeri stratejilerle doğrudan bağlantılı.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'in güvenliğini sağlamak adına tarih boyunca önemli bir müttefik olmuştur. 2011 yılında geliştirilen İIron Dome, bu işbirliğinin en önemli örneklerinden biridir. Ancak son dönemde, ABD’nin bu sistemlere olan desteği zamanla azalıyor. Başkan Biden’ın yönetimindeki son gelişmeler, iki ülke arasındaki ilişkileri test ederken, İsrail’in güvenlik stratejilerinde de büyük değişimlere yol açıyor. ABD’nin aldığı kararlar, özellikle bölgedeki tehdit algısını da önemli ölçüde etkiliyor ve bu durum, İsrail’in füze kalkanı gibi projelerini sorgulamasına neden oldu. Amerikan destekli füze savunma sistemleri, İsrail’in hava saldırıları karşısında daha önceki gibi etkin bir şekilde işlev göremiyor. Bu durum, birçok analist tarafından alarm verici kabul ediliyor.
İsrail’in füze savunma kapasitesinin azalmasının hemen ardından, ülke içindeki askeri hazırlıklar yeniden gözden geçirilmeye başlandı. Savunma Bakanlığı, eskiye dönük stratejik hamleleri yenileyerek, iç tehditler konusunda daha fazla kaynağa yönelmeyi planlıyor. Ancak bu da yeterli olmuyor; mevcut sistemlerin kısıtlılığı ve üretim süreçlerindeki gecikmeler, durumu daha da kötüleştiriyor. Ayrıca, son günlerde yapılan istihbarat değerlendirmeleri, komşu ülkelerden jeopolitik tehditlerin arttığını ortaya koyuyor. Suriye ve İran ile devam eden gerilim, İsrail’in güvenliğini daha da tehdit ediyor. Bütün bu faktörler, İsrail’in füze kalkanı sisteminin yaşadığı erozyonun nedenlerini daha belirgin hale getiriyor. Her geçen gün, bu durumun toplum üzerindeki etkileri ve kamuoyunun güvenlik algısındaki değişimleri de artış gösteriyor.
Sonuç olarak, İsrail’in füze kalkanının son on günde yaşadığı zorluklar, uluslararası ilişkilerdeki diğer dinamiklerin de etkisiyle derinleşiyor. Ülkelerin, kendi güvenlik politikalarını gözden geçirmeleri ve işbirliklerini sağlamlaştırmaları gerektiği konusunda sesler yükselirken, bu kazananın sadece ülkeler olmayacağı, aynı zamanda halkların da güvenliğini tehdit edeceği gerçeği göz ardı edilmemeli. Böylece, ülkelerin birbirine bağımlılığı ve güvenlik için ortak çözüm arayışları daha fazla önem kazanıyor.