Kartalkaya'da yaşanan ve birçok can kaybına neden olan facianın ardından açılan dava, yedinci celsesiyle devam etti. Duruşmada, mağdurların aileleri, sanıkların tutumlarına ve yargılama sürecine yönelik eleştirilerini dile getirirken, bazı avukatlar da sürecin adil yürütülmediğini savundu. Bu celsede, birçok üzücü detay gündeme geldi ve duruşma salonunda bazen duygusal, bazen de dikkat çeken anlar yaşandı.
Yedinci celsede, sanıkların duruşmadaki tutumları, mağdurların aileleri ve avukatları tarafından "tiyatro" olarak tanımlandı. Sanıklardan birinin olay anındaki 'şokunu' ifade etmek için yaptığı açıklamalar, salonda gülüşmelere sebep oldu. Mahkeme başkanının sık sık sanıkları uyararak, duruşmanın ciddiyetine dikkat çekmesi gerektiği belirtildi. Bunun yanı sıra, bazı sanıkların, yaşanan trajediyi küçümseyen tavırları, duruşmada bulunan herkesi derinden etkiledi.
Avukatların ve mağdur ailelerinin tepkileri karşısında savunma avukatları, müvekkillerinin masumiyetini savunmakta oldukça zorlandılar. Özellikle, 'yalnızca işimizi yaptık' ifadesi sıkça kullanılırken, bu yöndeki savunmalar da derin tartışmalara yol açtı. Mağdur yakınlarından biri, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Burada bir kaza değil, bir cinayetle yüz yüzeyiz. Onların mahkemede oynadıkları tiyatro, bu acıyı yaşayanlar için hiç de eğlenceli değil,” sözleriyle tepkisini gösterdi.
Kartalkaya faciasının ardındaki gerçeklerin ortaya çıkması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi, mağdur aileleri için oldukça önemli. Durumu fırsat bilen bazı sanıklar, kendi lehlerine olan açıklamalar yaparken, gerçeklerin üzerini örtmek çabasına girdikleri yorumları yapıldı. Duruşmarın her bir celsesi, aynı zamanda yaşanan olayın daha derinlerine inme fırsatı sunarken, mağdur aileleri için de büyük bir dayanışma anı oluyor. Bunun yanı sıra, yine duruşmalarda yer alan diğer taraflar, olayın yalnızca bir kaza değil, ciddi ihmal ve sorumsuzluk sonucu olduğunu vurguladı.
Adalet talebinin sürekli öne çıktığı duruşma salonunda, özellikle kadınların sesi giderek daha da yükseldi. Mağdur aileleri adına yapılan konuşmalarda, bu tür kazaların neden yaşandığına dair eleştirilerde bulunmakta kararlılar. Geçtiğimiz duruşmalarda yaşananlarla birlikte, toplumun bu tür olaylara karşı daha bilinçli olması gerektiği vurgulanıyor.
Kartalkaya faciası davalarında, yedinci celsede yaşananlar, sadece yaşanan trajedinin boyutunu gözler önüne sermekle kalmayıp, Türkiye'deki hukukun nasıl işlediği konusunda da ciddi tartışmalara yol açtı. Bu dava, bir anlamda, adalet sisteminin ne denli sağlıklı veya sağlıksız işlediğini sorgulatan bir örnek teşkil ederken, mağdur yakınlarına ithafen söylenen “Kayıplarımızı unutmuyoruz ve adalet peşindeyiz” sözleri, birer manifesto niteliği taşıdı.
Davayı takip eden gazeteciler ve sivil toplum kuruluşları, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması çağrısında bulunuyor. Her celsede, adaletin sağlanması adına verilen mücadele, bireysel bir travmadır ama aynı zamanda kolektif bir bilinç oluşturma çabası. Kartalkaya faciası davası, çeşitli kesimlerden insanları bir araya getirirken, giderek büyüyen bir adalet talebinin de temellerini oluşturuyor.
Kartalkaya'daki facia ve sonrasındaki gelişmeler, Türkiye'nin birçok yönü ile yüzleşmesine neden olmasının yanı sıra, yenidneyül yapmanın ne denli acı verici bir sorumluluk olduğunu zamanla öğretecektir. Yedinci celsede yaşanan komplikasyonlardan sonra, toplumun sessiz kalmaması ve hukukun üstünlüğüne olan inancını asla yitirmemesi gerektiği herkes tarafından vurgulandı. Dava sürerken, gözler mahkeme salonunda olmaya devam edecek.