Hayat, çoğu zaman beklenmedik olaylarla doludur ve bazıları, hayatta kalma içgüdüsünün ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne serer. Son yaşanan bir olay, bir adamın yüzünü yiyen bir ayıdan kurtulmak için geliştirdiği sıra dışı bir taktiği ile gündeme geldi. Bu olay, doğa ile insanın kimi zaman ne kadar çetin bir savaşa girdiğini ve hayatta kalma içgüdüsünün ne denli güçlü olduğunu gösteriyor.
31 yaşındaki adam, sakin bir yaz günü doğa yürüyüşü yapmak üzere ormana gitmeye karar verdi. Doğa ile baş başa kalmayı seven bu adam, her zamanki gibi kamerayı yanına alarak, doğanın muhteşem manzaralarını görüntülemek istiyordu. Ancak ormanın derinliklerinde öylesine bir kayboluş yaşadı ki, ne yazık ki bu yürüyüşü onun hayatının en zor anı haline geldi. Ormanda ilerledikçe, vahşi hayvanların yaşadığı bölgeye girdiğini fark etti. Fakat tehlikenin boyutlarını henüz anlayamamıştı.
Ayı, ormanın derinliklerinde hızla yaklaşan bir tehdit olarak belirdi. İlk başta adam, panikle vücudu üzerinde bir şeyler olduğunu hissetti. Ama bir an göz göze geldiklerinde, o korkunç yaratığın ne kadar büyük ve güçlü olduğunu anladı. Ayının agresif davranışları karşısında, adam öncelikle kaçmayı denedi ama kaçmak pek de akıllıca bir fikir değildi; çünkü ayı çok daha hızlıydı.
Birçok insanın bilmediği gibi, hayatta kalmak için (zaferi elde etmek için) birçok yaratıcı taktik geliştirmek mümkündür. Adam, düşmanıyla yüz yüze geldiğinde, bilinçaltına itaat ederek hayatta kalmak için ne yapması gerektiğini düşündü. Hızla bir plan oluşturdu. Ayının dikkatini dağıtmak için, tüm cesaretini toplayarak yerde yatmaya karar verdi ve ölü taklidi yaptı. Bu, karşısındaki devasa canavarı oyalamak için son çare gibi görünüyordu. Ayılar, genellikle tehlikeye karşı refleks gösterdiklerinde ne yapacaklarını bilemiyorlar. Adam, umutla bu yönteminin işe yaramasını bekledi.
Ölü taklidi yaparken kalbi hızla çarparken, ayı yaklaşarak onu koklamaya başladı. Derin düşünceler içindeydi, 'Hayatta kalacak mıyım?' diye soruyordu kendine. Ayı, yarım saat boyunca orada durdu, onu inceleyerek geri çekilmeden önce birkaç adım attı. Pozisyonu, adam için her şey demekti; eğer ayı bu taktiği fark ederse, büyük ihtimalle o an sonunu da hazırlamış olacaktı. Ama neyse ki, ayı kaldığı yerden geri dönerek ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Adam, bu sırada ne kadar korktuğunu ve panik içinde nasıl hissedeceğini tarif edemedi.
Uzun süre orman zemininde öylece yatan adam, ayının uzaklaştığını gördükten sonra, tabiri caizse derin bir nefes aldı. Hayatta kalma içgüdüsü, onun o anki en azından özgürlüğe tekrar kavuşmasını sağladı. Ama bu olayın ardından, kendine yeni bir bakış açısı geliştirdi. Doğanın acımasız tarafıyla baş başa kalmanın tehlikelerini çok iyi öğrenecekti. Adam, yaşadığı bu korkunç deneyimden sonra, dostlarına ve ailesine derin bir hayat dersi vermek için geri dönmeye karar verdi. Artık doğada yalnız yürümeyecekti.
O günden sonra, bu adam için doğa yürüyüşleri aynı keyfi sunmadı. Her anında o korkunç anı hatırlayıp, ihtiyaç duyduğu cesareti bulması oldukça zordu. Bu olay, onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Yıldızlara olan hayranlığı ve doğanın güzelliklerine olan sevgisi hiç bir şekilde azalmadı. Ancak doğanın güçlerini ve tehlikelerini anlama konusundaki bilgisi ve deneyimi, onu daha sorumlu bir doğa gezgini haline getirmişti. Korkunç bir anı olarak hatırladığı bu olay, ona sadece hayatta kalmayı değil, aynı zamanda doğadaki zarafet ve tehditlerin dengesi hakkında yeni bilgiler sundu.
Sonuç olarak, bu korkutucu olay, doğanın ne denli uyumlu ve bir o kadar da tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Bizi büyüleyen ve hayran bırakan bu doğal güzelliklerin, aynı zamanda tehlikeleri hallarının farkında olmak her zaman elzemdir. Yüzünü yiyen ayı ile karşılaşan bu adam, günümüzde pek çok insana ilham kaynağı oldu. O, hayatının belki de en büyük dersini almıştı ve onu paylaşmak için geri dönmüş, hayatta kalmanın ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatmak için yola koyulmuştu.